lijit

Bu Blogda Ara

İzleyiciler

hayvanlar




balıklar:
Astronot balığı ya da Oscar, doğal yaşam alanı Güney Amerika olan, yaklaşık 20-30 cm boyutlarında ve küçük balıklara karşı saldırgan bir balık cinsidir.




Kendi türüne uygun bazı balıklarda birlikte beslenebilir. Akvaryumun alt ve orta kısmında yüzer. Yalnız çok geniş akvaryumlarda beslenebilir. Bakımı deneyim gerektirir. Yumurtayla çoğalırlar. Dişi ve erkek yumurtalara bakarlar. Etçildir.





Cam Kedibalığı







Cam kedibalığı, doğal yaşam alanı Güneydoğu Asya olan, yaklaşık 12-15 cm boyunda olan barışçıl bir balık türüdür.



Akvaryumda orta ve alt düzeylerde yüzer. Ba yukarda, kuyruğu aşağıda kendine özgü bir yüzme biçimi vardır. Sürü balığıdır. Akvaryumlarda grup halinde beslenmeleri gerekir. Akvaryumda çoğalması güçtür. Bakımı deneyim gerektirir. Etçildir.





Cüce Gurami







Cüce gurami; doğal yaşam alanı Asya olan, yaklaşık 5 cm boyunda barışçıl bir akvaryum balığıdır.



Büyük ve saldırgan balıklarla beslenmemesi gereken bir balıktır. Akvaryumun üst ve orta düzeylerinde yüzerler. İçinde bol bitki bulunan akvaryumları seven balıklardır. Bakımları deneyim gerektirir. Yumurtayla çoğalırlar. Erkekler yumurtaları suyun yüzeyine yaptığı köpük yuvada korur. Su üstü bitkileri olması üremeyi kolaylaştıracaktır. Akıntısız akvaryumlarda bakımladırlar. Hepçildirler.





Cüce Vatoz







Cüce vatoz (Ancistrus dolichopterus), Loricariidae familyasından doğal yaşam alanı Güney Amerika olan, yaklaşık 8-10 cm boylarında barışçıl bir balık türü.



Karma akvaryumlarda beslenebilir. Akvaryumda genellikle cama ve taşlara tutunarak yaşar. Akvaryumdaki yosunların temizlenmesinde önemli rol oynar. Yumurtayla çoğalırlar, yumurtalara erkek bakar. Hepçildir.







Gökkuşağı Balığı







Gökkuşağı balığı (Melatotaenia boesemani), doğal yaşam alanı Papua Yeni Gine olan, yaklaşık 9-10 cm. oyunda Melanotaeniidae familyasına ait bir akvaryum balığıdır.



Adını göz alıcı renklerinden alan bir balıktır. Barışçıl ve sürü şeklinde yaşarlar. Bol bitkili, bir araya gelecekleri açık alanları bulunan akvaryumlardan hoşlanır. Suyun üst ve orta düzeylerinde yüzer. Yumurtayla çoğalır. Hepçildir.







Japon Balığı







Sazangiller ailesinden bir balık türü. Çaprazlama yöntemi üretim ile farklı renklerde ve vücut yapısında çok çeşidi üretilmiştir. Japon balıkları soğuksu da yaşayabilirler bulundukları akvaryumlarda tek cins olarak besleniyorlarsa ısıtıcıya ihtiyaç yoktur. Su sıcaklığının 25 derece üstünde olması sağlıklarını olumsuz etkiler. Anavatanları Asya'nın az akıntılı ve durgun nehir ve gölleridir. 59 cm boy, 4.5 kg ağırlığa ulaşabilirler.



Bu balıkları akvaryumda çoğaltmak çok zordur.





Kakadu Cichlid







Kakadu cichild, doğal yaşam alanı Amerika olan, yaklaşık 4-8 cm boyunda barışçıl bir balık türüdür.



Erkekleri bir arada bulundurulmayan, utangaç bir balıktır. Akvaryumda küçük sürü balıklarıyla uyum sağlar. Genellikle suyun alt yüzeylerinde yüzer. Sudaki değişimlere karşı duyarlıdır. Bakımı deneyim gerektirir. Yumurtayla çoğalır. Dişi yumurtaları korur.







Kavgacı Siyam Balığı







Kavgacı Siyam balığı (Betta splendens), Beta olarak da bilinir, doğal yaşam alanı Asya (Tayland, Malezya, Kamboçya ve Vietnam) olan, yaklaşık 4-6 cm boyunda bir balık türü.



Erkek betalar birbiriyle geçinemezler. Dişilerin boyları erkeklere göre daha kısadır. Tek bir erkek ve dişi beta, barışçıl balıklarla karma akvaryumda beslenebilir. Erkek beta, yumurtaları köpükten yaptığı yuvada korur. Sanıldığı gibi kavanozda uzun süre yaşayamazlar.



Bitkilendirilmiş, geniş bir akvaryumda bakılması gereken bir balıktır.







Kılıçkuyruk







Kılıçkuyruk, doğal yaşam alanı akıntılı Orta Amerika nehirleri olan, yaklaşık 10-12 cm boya erişebilen bir tatlı su balık türüdür. 20-30 derece su sıcaklıklarında yaşayabilir. İdeal sıcaklık tüm canlı doğuran türlerinde olduğu gibi 26-28 derece aralığıdır. Dişileri erkeklerinden daha iri olur. Cinsiyet ayrımı en iyi erkek balığın kuyruğunda kılıcı andıran uzantının olmasından anlaşılır. İyi bir yosun yiyicisidir, kuru yemlerinin içeriğinde spirulina olması sağlıklı gelişmesi için yardımcı olacaktır. Balığın yağlanmaması, iç parazit olmaması için canlı yem ve protein ağırlıklı besleme daha az yapılmalıdır.



Erkekleri birbirine karşı saldırgandır; ancak akvaryumdaki başka balık türleriyle iyi geçinirler. Suyun orta ve üst bölgelerinde yüzerler. İçinde bol oksijen bulunan, açık alanları da olan bitkilendirilmiş akvaryumları severler. Canlı doğurgandırlar, kolay çoğalırlar. Diğer canlı doğuranlar gibi çok eşlidirler bulundukları akvaryumda dişi sayısı en az iki ve üzerinde tutulmalıdır. Bu oran sürekli çiftleşmek isteyen ve dişiyi kovalayan erkeğin hedeflerini çoğaltacak dişinin yıpranmamasını sağlayacaktır. Sık bitkiler yavrularının yaşama şansını arttırır. Hepçildirler.







Lepistes







Lepistes ya da Gupi, Poeciliidae familyasından canlı doğurabilen akvaryumlarda yetiştirilen tatlı su balığı.



Anayurdu Orta Amerika olan lepistes günümüzde dünyanın hemen hemen her yerinde bulunur. Hatta sivrisinek larvalarını yok etmek amacıyla kanal ve göletlere bırakılmış olan vahşi türleri ile sıkça karşılaşılır. Erkekleri renkli, dişileri ise sade olurlar. Düzgün beslendiği takdirde çok kolay bir biçimde ürerler. Tropikal bölge canlısıdır, 25-28 derece sıcaklıkta beslenmesi gerekir. Yavrularını yediği için doğum için akvaryum içinde yüzebilen, içine su alabilen, ızgaralı, yavruluk diye tabir edilen kutucuklara hapsedilirler. Bu balığın stres yapmasını sağlar, ölü doğumlar yapabilir. Tavsiye edilen bolca bitkilendirilmiş bir tankta yine yeterli bitki yoksa rafya ile hazırlık yapılarak kendi haline bırakılmasıdır. Su sıcaklığını bir iki derece artırmakta doğuma yardımcı olur. Balığın dayanıklılığına, genetik kalitesine, su sıcaklığına, iyi beslenmesine bağlı olarak 20-40 gün gibi bir gebelik döneminden sonra gelişkin yavrular doğurur. Dişi doğumdan sonra iyi beslenmelidir mümkünse canlı yem (yetişkin artemia, su piresi, iyice temizlenmiş tubifex) kullanılmalıdır. Yavrular 3 ayda üreyecek hale gelirler, iyice renklenirler. 6 aylıktan itibaren çiftleştirilmelidir. 1,5 aylıkken dişi ve erkekleri ayırmak hem balığın gelişimini tamamlaması, hemde nispeten uzun ömürlü olması için gereklidir. Erkekler sürekli çiftleşme isteğinde olduğundan, dişi balıklar çok yıpranacağından oranlarının erkek balıkların iki katı olması tavsiye edilir.



Zaman içinde bu tür çok farklı isimler almıştır. Türkiye'de yaygın olarak kullanılan "Lepistes" ismi ilk bilimsel isimin farklılaşmış şekli olup dünyada artık kullanılmamaktadır. Endler's ve ülkemiz tatlı sularında bulunabilen gambusya ile yakın akrabadır.







Large strains



• A flag tail

• B triangle tail

• C fan tail

• D veil tail



Sword strains



• E double sword

• F upper sword

• G lower sword

• H lyre tail



Short strains



• I spade tail

• J spear tail

• K round tail

• L pin tail





Neon Tetra







Neon Tetra, doğal yaşam alanı Güney Amerika olan, yaklaşık 2-3 cm boyunda küçük bir balık türüdür.



Barışçıl balıkların bulunduğu akvaryumlarda beslenmesi gereken, büyük balıklarla bir arada tutulmaması gereken bir balıktır. Akvaryumda orta ve alt düzeylerde yüzer. Sudaki değişimlere duyarlıdır. Sürü balıklarıdır. Akvaryumlarda gruplar halinde beslenmeleri gerekir. En az altılı grup halinde alınması önerilir. Kardinal diye adlandırılan renkleri aynı fakat daha irice bir türü daha vardır. Su değerlerine karşı hassastırlar. Tüm güney Amerikalı tatlı su balıkları gibi ph'ı düşük suyu severler. Aşırı sert, kireçli Türkiye suları için uygun balık değildirler. İthal edilen balıklar bir süre torf kullanılan filtreyle yavaşca suya alıştırılırsa kayıplar azalacaktır. Özellikle tüm balıklar için zararlı nitrat yoğunluğuna da dikkat edilmeli, tanktan uzaklaştırmak için düzenli dip çekimleri aksatılmamalıdır. Yumurtayla çoğalırlar, akvaryumda çoğalmaları güçtür. Bitki akvaryumlarının gözdesidirler. Hepçildirler.





Plati







Plati, doğal yaşama lanı Orta Amerika olan, yaklaşık 4-6 cm boyunda barışçıl bir balık türüdür.



Kendi gibi sakin ve küçük balıkların yaşadığı akvaryumlarda beslenebilir. Akvaryumda orta düzeydeki bölgelerde yüzerler. Akvaryumculuğa yeni başlayanların kolayca bakabileceği balıklardandır. Canlı doğurganlardandırlar, kolay çoğalırlar. Sık bitkiler, yavruların yaşama şansını artırır. Hepçildir.







Rasbora







Rasbora, doğal yaşam alanı Güneydoğu Asya olan, yaklaşık 4-5 cm boyunda, sazangiller (Cyprinidae) familyasına ait balık türlerine verilen ad.



Sürü şeklinde yaşayan, barışçıl balıklardır. Akvaryumda grup hallinde beslenmeleri gerekir. Suyun orta ve üst bölümlerinde yüzer. Bitkili akvaryumlardan hoşlanır. Dişi, yumurtalarını bitkilerin yapraklarının alt yüzeyine bırakır. Akvaryumda çoğalması zordur. Hepçildir.







Sarı Prenses







Sarı Prenses, Latince ismi Labidochromis Caeruleus olan barışçıl bir akvaryum balığıdır. Ülkemizde sarı prenses ismi ile satılmaktadır. 10-12 cm boylara ulaşabilirler. Anavatanı Afrika kıtasının Malawi gölü olan bu balık sığ kayalıklarda yaşamayı sever.



Yaşam Alanı



Ülkemizde de çok sevilen Sarı Prenses, küçük boyda barışçıl Malawi çiklitlerinden biridir. Doğada daha çok 10-40 metre arası derinliklerde kayalık kıyılarda yaşarlar. Akvaryumlarda diğer Labidochromis türleri (zebroides, chisumulae) ve Cyrtocara moorii ile beraber bakılabilirler.



Beslenme ve Bakım



Hepçildirler fakat bitkisel ağırlıklı beslemek sağlıklarını olumlu etkileyecektir. Temel besinleri diğer tipik Mbuna (Malawi kayalık bölge çiklitleri) türleri gibi kayaların üstünü kaplayan yosun tabakasıdır. Kayalar üzerindeki yosun tabakalarının içindeki küçük kabuklular, böcekleri de avlamayı severler. Tropikal bir balıktır su sıcaklığı 20 derece üstünde ideal 28 derece civarında olmalıdır. Akvaryumları bol saklanma yeri ve optik bölge sınırları oluşturacak şekilde kayalarla dekore edilmelidir. Bir erkek, yaklaşık 40-50 cm çapındaki bir bölgeye sahip çıkar. Her erkeğe en azından üç dişi düşmesi şartıyla, çok geniş ve kalabalık akvaryumlarda birden fazla erkek de barındırılabilir. Karma akvaryumlarda aynı gölden barışçıl cichlidler örneğin yunus cichlid bakılması uygundur.



Üreme



Cichlid ailesinin üyelerinden bu balığın ağzında yumurtaları kuluçkaya yatırma gibi ilginç bir özelliği vardır. Yaklaşık 1 ay boyunca dişi balık ağzında yumurtaları saklı tutarak onları başka balıklar tarafından yenilmekten korur. Bu kuluçka döneminde balık 1 ay boyunca aç kalarak oldukça fazla kütle kaybına uğrar ve hassas bir hal alır. Bu yüzden doğumdan önce ve sonra anne balığı iyi beslemek sağlığı açısından iyi olacaktır.







Zebra Balığı







Zebra balığı (Danio rerio), sazangiller (Cyprinidae) familyasından doğal yaşam alanı Asya olan, yaklaşık 4-6 cm boyunda, yumurtayla çoğalan bir balık türü.



Genetik araştırmalarda kullanılan, çok hareketli, barışçıl bir balıktır. Akvaryumda kolay çoğalır. Yüzecek geniş alan bulunduran, bitkilendirilmiş akvaryumları sever. Zebralar, sürü balıklarıdır. Akvaryumda grup halinde beslemesi gerekir. Hepçildir.







Öpüşen Gurami







Öpüşen gurami (Helostoma temminckii), doğal yaşam alanı Güney Asya coğrafyası ve Tayland olan bir balık türü. Akvaryum severlerin sergilediği öpüşme hareketinden ötürü ilgisini çekmiştir. Aslında sanıldığının aksine bu balıkların birbirlerine sevgi gösterisi değil güç sınama mücadelesidir. Öpüşen gurami diğer labirentli (beta) solunum yapan balıklar gibi su üstünden hava alma ihtiyacı hisseder. Barışçıl balıklardır özellikle gurami ailesinden diğer türlerle iyi geçinirler.



Yaşam Şartları



Diğer tropikal balıklar gibi 20 derece üstü ideal 28 derece su sıcaklığında yaşarlar. Doğal hayattaki yaşam alanlarındaki su düşük ph değerine sahiptir. Beslendiği akvaryumlarda benzer su değerleri taklit edilmelidir. Bitkili akvaryumlarda rahat edeceklerdir. Yosun benzeri (java moss, java fern) bitkilerin içinde yaşayabilecek minik canlıları tüketmeyi severler.



Üreme ve Beslenme



Benzer türler gibi su üstüne köpük yuva yapmazlar. Yumurta dökerek ürerler. Anne baba yumurtayı döküp dölledikten sonra üreme akvaryumundan çıkarılmalıdır. Bitkisel ağırlıklı yemlerle (spirulina vs.) beslenmeli düzenli aralıklarla örneğin haftada bir canlı yem ihtiyaçları ihmal edilmemelidir.







İnci Gurami







İnci gurami (Trichogaster leeri), doğal yaşam alanı Asya olan, yaklaşık 10-12 cm boyunda Osphronemidae ailesine ait bir balık türü.



Aynı yaşam ortamından barışçıl türler ile karma akvaryumlarda beslenebilir. Akvaryumun üst ve orta düzeylerinde yüzer. Yumurtayla çoğalır, erkek suyun üzerine köpükten yuva yapar ve yumurtalara burada bakar. Su üstü bitkilerinin olması üremeyi kolaylaştıracaktır. Akıntısız akvaryumlardan hoşlanırlar. Hepçildirler.










































Muhabbet Kuşları



Temel İhtiyaçları










* Yüksek kaliteli tohum




* Temiz ve taze su ( multi - vitamin takviyeli )




* Mürekkep balığı kemiği




* Mineral tablet




* En az bir oyuncak ( sallanabilir geniş halka, merdiven, ayna vb. )




* Günlük ilgi










EVCİLLEŞTİRME :




Öncelikle yeni evine gelen muhabbet kuşunuzun birkaç gün yeni ortamına ve kafesine alışmasını beklemelisiniz.




Muhabbet kuşlarını evcilleştirmek kolaydır ve kısa sürede karşılığını alırsınız. İlk olarak evcilleştirme bir kişi tarafından yapılmalıdır. Bu kişi kuşla yalnız olmalı ve ani hareketlerden kaçınmalı, stres yapmasını önlemelidir. Eğitime kafes içinde başlanmalı, kafes içine sokulan el mümkün olduğunca yavaş hareket ettirilerek ona dokunmaya çalışılmalıdır. Ürkütmeden güvenini kazanmaya çalışmalısınız. Bu arada sakin, yumuşak ses tonuyla onunla konuşun. Bir süre sonra kendisine dokunmanıza izin verecektir. Bu şekilde onun güvenini kazanıp daha sonra işaret parmağınızla göğsüne dokunarak parmağınıza çıkmasını tembihleyin. Kesinlikle elinizle kavrayıp tutmaya çalışmayın. Bu onların en nefret ettiği şeydir ve size güvenini kaybeder.




İlk aşamada kafesine ve size alışan kuşunuzu artık kafes dışına çıkarabilirsiniz. Bunu yapmadan önce bir takım önlemleri almalısınız.










Kapıların, pencerelerin kapalı olmasına ve camların önünde tül yada perde olmasına dikkat etmelisiniz. Aksi taktirde açık kapı yada pencerelerden dışarı kaçabilir veya camları farketmeyerek çarpıp ölebilir.










· Odada kedi, köpek olmamalı.




· Aspiratör varsa çalışır durumda olmamalı.




· Ateş yada kızgın birşeyler olmamalı.




· Yeterli derecede ışık olmalı.










Uygun ortam sağlandıktan sonra, elinizi yavaş hareketlerle kafese sokup işaret parmağınızın üzerine çıkmasını sağlayın. Bir süre tam bir güven sağlayana kadar onunla konuşup iletişim kurun.




Daha sonra elinizi yavaşça kafesin dışarısına onunla birlikte çıkarın. İlk başta gönülsüz olacaktır. Dışarı çıkmak istemediğinden parmağınızdan atlayıp kafesin tellerine tutunacaktır. Birkaç defa denedikten sonra kafesin dışına çıkmaya ikna edebilirsiniz. Dışarı çıktığında uçarak etrafı tanımasına müsade edin. Uçarken üzerinize konmaya çalışacaktır. Onu korkutacak ani hareketlerden kaçınmalısınız.




Kafesin üzerine konan kuşunuz, kafesinin içerisine kendi girebilir. Girmediği taktirde işaret parmağınızın üzerine alıp içeriye sokmaya çalışın. Asla onu yakalamak için kovalamayın. İçeri girmiyorsa yapılacak en son şey ; havanın kararmasını bekleyerek veya suni bir karartma uygulayarak görüş olmadığı için uçamayacak olan kuşunuzu yumuşak bir şekilde kavrayarak kafesine koyabilirsiniz.
















BAZI BİLGİLER:




Ömürleri ortalama 7-10 yıl kadardır. Ömürleri bakım ve beslenme şartları ve stres faktörleriyle alakalı olarak artabilir yada azalabilir.










Yeni yavru alırken : Yavru bir muhabbet kuşu almadan önce bazı şeylere dikkat etmeniz gerekir. Önce kaç yavru alacağınıza ve bunların cinsiyetlerinin ne olacağına karar vermelisiniz. Tabi sonrada nereden bu yavruları temin edeceğinize, sağlıklı yavruları nereden alabileceğinize karar vermelisiniz. Önce sağlıklı bir yavrunun nasıl olması gerektiğini öğrenmeniz lazım. Sağlıklı bir yavrunun tüyleri parlak ve vücuduna yapışık (kabarık değil) kakası ne sert nede yumuşak sürekli hareket eden öten ve yerinde duramayan bir davranış tarzı olmalı. vücudunun herhangi bir yerinde tüy dökülmesi olmamalı ve burnu akmamalıdır. Bütün bunları dikkate alarak yavruları alabileceğiniz bir kuşçuya yada tanıdığınız yavrusu olan bir arkadaşınıza gidebilirsiniz.










Sıra kafeste : Yavrunuzun yaşayacağı ev olan kafesi alırken mutlaka yavrunun rahat hareket edebileceği genişlik ve büyüklükte olmasına dikkat etmeniz gerekir. Özellikle kafes içine yavrunuzun oyuncaklarını koyduktan sonra yavruya ne kadarlık bir dolaşma alanı kaldığına ve bu alan içinde kanatlarını rahat bir şekilde hareket ettirip ettiremediğine dikkat etmelisiniz. Kafesine koyacağınız oyuncakların ve tüneklerin temiz olmasına özen göstermelisiniz. Sağlıklı bir kuşunuzun olması için kafesin zeminine kuş kumunu ve tüneklerine de tünek zımparasını takmalısınız. Tabi ki Yavrunuzun kalsyum ihtiyacını karşılarken gagasının da bakımını yapan gaga taşını da unutmayacaksınız.










Mama ve su : Öncelikle yavrunuzu iyi kalitede kabuklu yem vermelisiniz. Çünkü yemle alması gereken vitaminler sadece kabuklu yemlerde bolca bulunur. Vereceğiniz su ise taze,temiz ve ılık içme suyu olmalıdır.










Bakımları : Yavrunuzun düzenli olarak bakımını yapmanız gerekir. Düzenli olarak yavru sayınıza bağlı olarak kafesini temizlemelisiniz. Gagasının fazla uzayıp uzamadığını kontrol etmekte sizini işleriniz arasındadır tabi ki Kuşunuzun düzenli olarak tırnaklarının uzayıp uzamadığını da kontrol etmelisiniz. Özellikle fazla uzun tırnaklar onun perdeye asılı kalmasına ve ayaklarında kırılmalara dahi neden olabileceğini unutmamalısınız. Gagasının uzamasını kontrol altına almak için dil balığı kemiği ve tırnak uzamalarını kontrol altına almak için de tünek zımparası kullanmanızda fayda var.










Yumurtlama zamanı : Kafesinizde mutlaka bir folluğun bulunmasına dikkat edin çünkü yumurtlama dönemlerinde yumurtalarını bu folluklara yapacaklardır. ayrıca hemen belirtelim ki bu yumurtaları mümkün olduğu kadar ellememeye dikkat edin çünkü anne kuşunuz sizin zannettiğinizden daha çok kıskanç olabilir ve bir gün bu yumurtaları folluktan dışarı attığını görebilirsiniz. Bu dönemde annenin beslenmesine dikkat etmelisiniz. Veterinerinizin önerisine göre antibiyotik veya vitamin takviyesinde bulunmanız gerekebilir.
















KONUŞMAYI ÖĞRETMEK:










Birçok papağan türü insan mimik ve konuşmalarını başarıyla taklit edebilir. Muhabbet kuşları da iyi bir konuşucudur.










Genç olanları yaşlı olanlara oranla konuşmayı daha çabuk öğrenir. Erkeklerin konuşma haznesi dişilere göre daha fazladır. Muhabbet kuşları kelime haznelerinde 20 den fazla kelimeyi rahatlıkla tutabilirler. Bu alandaki rekor 1000 kelimenin üzerindedir.










Günün belli saatlerinde onunla ilgilenirken devamlı olarak onunla konuşun. Sizin çıkardığınız sesleri dikkatle dinleyecek ve aynısını çıkarmaya çalışacaktır. İlk olarak ona adını öğretmekle başlayabilirsiniz.










Seslerinizi teybe kaydedip ona dinleterek de öğretebilirsiniz. Kafesine ayna koyarak öğrendiklerini onunla konuşmasına, pratik yapmasına imkân hazırlayın.










Muhabbet kuşunuzun kısa sürede ve ilginiz doğrultusunda çok sayıda kelimeyi net olarak çıkarabildiğini göreceksiniz. Kelime haznesini de onunla muhabbetiniz doğrultusunda geliştirecektir...
















YUMARTALARI HAKKINDA BİLGİLER:




18 Gün içinde yumurtadan çıkan yavru muhabbet kuşlarının cinsiyetlerini ayırt etmek oldukça zordur. Bu dönemde yem yiyemeyen yavruları yaklaşık 1 ay süreyle anneleri bakar. bu süre içinde yine anneleri yavrulara yemek yemenin yanı sıra uçmak gibi yavrular için pek çok önemli alışkanlığı da öğretir. Yavrular büyüdükçe burunlarının üstünde bulunan ve önceleri beyaz olan burun eti bazı yavrularda mavi renk almaya başlar ki bu yavrularda cinsiyetlerinin ayırımında oldukça önemlidir. Renk değişikliği olan yavrular erkek yavrulardır.










Yaklaşık 1 yaşına gelen muhabbet kuşları olgun kabul edilirler ve yumurtlamaya başlarlar bu süre artabildiği gibi azalabilir de.Bir yumurtlama döneminde 3-8 adet arasında yumurta yaparlar. Bu yumurtalardan yavrunun çıkabilmesi için annenin yanında bir erkek muhabbet kuşunun bulunması ve onunla çiftleşmesi gerekir. Eğer erkek kuş yoksa yavrunun çıkma şansı da yoktur. 18. gününde yavrular yumurtadan çıkar. Yumurtadan çıkan yavrular tüysüz, çıplak ve kördür. Gözler 6. gün açılır.İnanılmaz bir hızda büyüyen yavrular 28. günlerinde yuvayı terk edecek duruma gelirler. 5-6 haftalıkken kanat ve kuyruk tüyleri gelişimlerini tamamlar, uçmaya ve kendi başlarına beslenmeye başlarlar. Bu dönemde yavru yemi kullanmanızda fayda vardır.
















YUMURTLAMA VE YAVRULARIN BAKIMI:




Muhabbet kuşları 12 aylıkken en iyi yaşlarındadırlar ( erişkin ). Dişiler 4 yaşından sonra, erkekler 6 yaşından sonra yaşlanmaya başlar.










Cinsiyet ayrımında ; gaga üzerindeki burun bölgesinde bulunan etli dokunun rengine bakılır. Bu bölge mavi olanlar erkek, soluk veya et renginde olanlar dişidir.










Muhabbet kuşları eş kabullenmede oldukça seçicidir. Çiftler birbirlerini benimsediklerinde çiftleşmek için uygun zamanı beklerler. Kuşlarda seksüel istek güneş ışığıyla uyarıldığından doğru zaman baharın gelmesiyle başlar. Yuva kurma hazırlıklarına başlayan çiftler için gerekli malzemeleri kafes




içine yerleştirmelisiniz.










Dişi birer ve ikişer gün arayla 3 ile 10 yumurta arası yumurtlar. ( ortalama 6 )




18. gününde yavrular yumurtadan çıkar. Yumurtadan çıkan yavrular tüysüz, çıplak ve kördür. Gözler 6. gün açılır.










İnanılmaz bir hızda büyüyen yavrular 28. günlerinde yuvayı terkedecek duruma gelirler. 5-6 haftalıkken kanat ve kuyruk tüyleri gelişimlerini tamamlar, uçmaya ve kendi başlarına beslenmeye başlarlar. Bu dönemde yavru yemi kullanmanızda fayda vardır.










Yumurtlama dönemindeki ve yavru besleme dönemindeki anneler için katı yumurtayla hazırlanan mama iyi bir protein kaynağıdır. İçine ufalanmış yumurta kabuğu konarak ihtiyacı olan Ca ( Kalsiyum ) takviyesi yapılır.










HASTALIKLARI










Muhabbet kuşları oldukça hastalıklara karşı hassastırlar. Çok kolay hasta olurlar ve oldukça zor iyileşirler. Kuşunuz hasta olduğunu ishal yada kabız olmasından, Tüylerinin kabarmasından,yemek yememesinden yada hapşırmasından anlayabilirsiniz. Önemli olan her şeyde olduğu gibi uygun tedaviye erken başlamaktır.










Kusma : Kusma bir hastalık değildir. Kusma bazı hastalıkların bir belirtisi olarak ortaya çıkar. O yüzden kusma oldukça önemli bir belirtidir.Muhabbet kuşlarında oldukça sık görülen kusma bazen eş istemenin de bir belirtisi olabilmektedir. Kuşlarda tifoda ecoli enfeksiyonlarında sindirim sistemi rahatsızlıklarında da sıkça kusmaya rastlanır. Kusmanın tedavisini mutlaka bir veteriner hekimin kontrolünde yapılması gerekir. Genellikle eş isteyen kuşlar aynanın karşısına geçerek kusarlar.










İshal : Kuşunuzun ishal olması mikrobik bir olay olarak değerlendirilir ve yine sebepleri altında pek çok hastalık yatar. ecoli enfeksiyonlar tifo new casle ve sindirim sistemi rahatsızlığında bazen solunum sistemi rahatsızlıklarında da ishal görülebilir. Muhabbet kuşları oldukça hassas olduklarından stres faktörleri de onlarda çoğu zaman ishal yapar.










Tüylerin kabartılması : Muhabbet kuşları hava akımlarına karşı oldukça hassastırlar. en ufak bir hava akımında çok kolay hasta olurlar. Ateşli hastalıklarda özellikle tüylerini kabartarak vücut ısılarını dengelemeye çalışırlar. Böyle durumlarda yapılan en büyük yanlışlardan biri de kuşa aspirin içirilmesidir. Yapılacak doğru hareketse hemen veteriner hekime müracaat etmektir.










Nezle : Çoğu kişi her burun akıntısını nezle yada astım olarak değerlendirir.




Oysa durum




bunlardan çok daha farklı bir sebebe dayanabilir. Kuşlarda burun akıntısı nezlede astımda yada solunum yollarının herhangi bir yerindeki iltihaplanmadan kaynaklanıyor olabilir. Bunun nedenini iyi düşünüp uygun tedaviyi yapmak en doğrusudur.










Kaşıntılar : Kuşunuzun kaşıntısı pek çok sebebe dayalı olabilir. Öncelikle Kuşunuzda dış parazit adını verdiğimiz bit yada pirelerin bulunup bulunmadığını kontrol etmelisiniz . Özellikle kanat içlerinde ve bacak aralarında tüylerini aralayarak yapacağınız basit bir kontrol size bu konuda bir fikir verebilir. kuşunuzda dış parazit olmadığı halde hala kaşınıyorsa bunun nedeni mantar enfeksiyonları, karaciğer yağlanmaları yada gıdaya bağlı alerjiler veya bir böcek ısırmasına karşı şekillenen alerjik olaylar hatta evde kullandığınız parfümlere bağlı şekillenebilen alerjiler dahi olabilir.










Tümörler ve kistler : Kuşlarda tümörler ve kistler oldukça sık rastlanan bir durumdur. Erken yapılan müdahalelerde bunlar çok kolay tedavi olunabilirken gecikmiş olaylarda durum hiçte hoş değildir. Özellikle tüylerde şekillenen tümörler ve bağırsak tümörlerine çok sık rastlanır. Hatta bu tümörler çoğu zaman yumurtanın karın boşluğunda kalması ile sıkça karıştırılır.










Yaralanmalar kırıklar-çıkıklar : Kuşlarda yaralanmalar çoğu zaman fark edilmeden üstlerine basılması kapı aralıklarına sıkışmaları yada perdeye konduklarında tırnaklarının perdeye takılı kalması sonucu oluşur. Bazen elektrik çarpmaları yada gaga ve tırnağını keserken uygun yerden kesilmemesi sonucu da şekillenebilir. Zaman geçirmeden veteriner hekime kuşunuzu götürmek onun hayatını kurtaracağını unutmayınız.
















MUHABBETİN SIRLARI




Kanaryalar ve ötücü kuşlar üzerine, Türkiyede bulunabilecek en kapsamlı kitabı hazırlayan Samsun Serinofil Derneği, şimdi de muhabbet kuşu besleyenlerin ellerinden düşüremeyeceği bir kitabın hazırlığı içinde. Dernek üyesi Kemal Öncelin, muhabbet kuşu meraklıları için yaptığı derleme, evlerin küçük ve yaramaz üyeleriyle ilgili sırlara ışık tutuyor.










SANİYEDE 150 RESİM: Muhabbet kuşları, objeleri, tıpkı insanlar gibi renkli algılarlar. Kafalarının her iki yanındaki gözleri sayesinde çok geniş bir alanı görebilirler. Gözleri birbirinden bağımsız hareket edebilir ve arkalarını yukarda olup bitenleri görebilir. Saniyede 150 resmi algılar. Buna karşılık insanların 16 resmi algılayabildiklerine dikkat çekmek isteriz. Bu kuşların hızlı uçması nedeniyle görmeleri hayati önem taşır.










TEYP GİBİ: İyi duymak kuşlar için hayati öneme haizdir. Çağırma ve ötüş kuşların iletişim kurmada en önemli aracıdır. Örneğin 400-20000 arasındaki ses frekansını algılayabilirler. Tıpkı teyp gibi, belirli sesleri hafızaya alırlar. Onları tekrar kullanabilirler. Bizim dilimizdeki kelimeleri kullanabildikleri gibi doğadaki kendi aralarındaki iletişimde de bu duyu özellikleri önem taşır.










TİTREŞİME DUYARLI: Muhabbet kuşları iyi bir dokunma duyusuna sahiptirler. Kuluçkadaki dişi kuş yumurtadaki yavru kuşun hareketlerini karnı ile hissedebilmektedir. Şüphesiz muhabbet kuşunun en iyi dokunma duyusu titreşim duyusudur. Bu da ayaklarının titreşimi algılamasıdır. Bu duyu organı ile yem arayışında bir yılanın tehlikesine karşı uyarılmış olur. Evcil kuşların kendilerini bazı seslere alıştırması gerekir. Örneğin ağır vasıtaların geçiş seslerine alıştığı gibi. Bu sesler gece panik yaratır. Sık sık kuşlar korkutulmamalı. Örneğin titreşim gösteren araçlardan buzdolabı üstü gibi yerlerden uzak tutmalıdır.










BAZILARI TATLI SEVER: Kuşların tat alma duyusu insanlarınkine eşdeğer değildir. Yine de farklı tat alma duyusuna sahiptirler. Bazıları tatlı algılarlar ve her şeyi tuzlu severler. Hatta tuz tanelerini gagalarlar. Bazı muhabbet kuşları tatlı yiyeceklere saldırırlar. Daha öne de bahsettiğimiz gibi muhabbet kuşları tatlı ve tuzlu yiyeceklerden uzak tutulmalıdır. Fakat yine de bazı tatlı yiyecekler mesela bir kek parçacığı tabaktan dökülen tuz tanelerinin yenilmesine izin verilebilir.










KOKU DUYGUSU: Bu kuşların ne kadar iyi koku aldıkları tam olarak bilinmiyor. Fakat ünlü bir yazar olan Berta Ragohi kendi kuşunun sevdiği yemeği kokusundan tanıdığını ve yerinde duramadığını yazmıştır.
















ADIM ADIM GÜVEN










Kuşunuzun güvenini kazanıp kazanamayacağınız evcil olup olmayacağı suskun veya ürkek olacağı, ilk günden belli olur. Mümkünse eve geldiği ilk günden itibaren ona fazla yaklaşmadan sürekli yanında bulunmanız gerekir. Onunla çok konuşmalısınız.




Büyük ihtimalle kuş size karanlık bir kutuda verilmiştir. Delik açılmış bir karton kutu içinde kışın soğuktan yazın sıcaktan korunarak, mümkün olduğunca çabuk eve getirilmeli.










Kutudan direk kafesin içine girişini sağlayacak şekilde çıkarın. Kuş karanlıktan aydınlığa geçeceği için hemen kafese girer. O andan itibaren kuşu yalnız bırakın ve çevresini incelemesini izleyin. Ev ortamına alışmak için etrafı dikkatle inceleyecektir. Eğer bir şey yemez içmezse endişelenmeyin. Kendini rahat hissedince ve arkadaşlarından ayrılma şokunu üzerinden atınca normale dönecektir.










Eğer kuş odayı sigara içenlerle paylaşıyorsa yatmadan önce havalandırın. Lambayı söndürmeden önce rahat olarak tünekte olmasına dikkat edin. Odadaki tüm ışıkları kapatın ama az ışık veren bir lamba bulundurun. Çünkü alışık olmadığı sesler onu rahatsız edebilir ve yem yemesini su içmesini karanlıkta sağlayamayabilir. İlk günün sabahı kuşun kafesinden tutarak onunla sessizce konuşun ve taze yemler verin. Sonra onu yalnız bırakın ki korku ve heyecanını üzerinden atsın.










Çevresine alışması ele gelmesiyle daha kolaylaşacaktır. Evcil olması çok önemlidir. Evcil demek ele ya da parmağa korkusuzca gelip konması demektir.




İKİ MUHABBETKUŞU YANYANA OLUNCA EVCİLLEŞTİRMEK ZOR MUDUR?




Tek bir kuşa göre daha zordur. Bunun sebebi de, kuşlar çift iken, birbirleri ile ilişki halindedir ama yalnız bir kuş, sadece sizinle ilişkidedir. Onun bir arkadaşı olması gerektiğini hesaba katın ve bu siz olun. Eğer tercihiniz çift kuş edinmekse, fakat aynı zamanda da size arkadaşlık etmelerini istiyorsanız, işe yalnız bir kuş edinmekle başlayın. Aradan bir kaç ay geçip de sizinle ilişki kurduğunda, yanına ikinci bir kuş ekleyebilirsiniz. Ancak sadece evcilleştirmek amacıyla kuşu uzun süre tek tutmakla ona işkence etmiş olursunuz. Bu nedenle kuşun bir süre sonra evcilleşip evcilleşmeyeceği durumundan belli olur. Belli bir süre sonra evcilleşmiyorsa yanına bir eş almanız onu daha sakin kılacaktır. Ancak kuşunuz evcilleşmeye meyilli ve hatta evcilleşmis ise ona bir eş almanızda da mani bir hal yoktur. Çünkü kuşunuz birkere size alıştımı sizinle olan dostluğunu kesmeyecektir




MUHABBETKUŞU' NU KONUŞTURMAK İÇİN NE YAPMALIYIZ?




Muhabbet kuşları konuşma yeteneğine sahiptirler. Bazı kuşlar, yeni kelimeleri ve deyimleri çabuk sökerken bazıları da asla tek kelime bile öğrenemeyebilir. Öncelikle yavru muhabbetkuşları 2-4 aylık iken konuşmaya eğitmeniz daha iyi sonuç verecektir. Belli bir ayı geçen kuşlar zor konuşur, hatta tek kelime bile öğretemeyebilirsiniz. Konuşma yeteneğine erkek muhabbetkuşlarının daha yatkın olduğu gözlenmiştir. Ancak dişi kuşlarda konuşur ama erkek kuşa göre kelime dağarcığı sınırlı kalır.




Muhabbet kuşlarının hayranlık uyandırıcı bir kelime dağarcığı olsa da, bunu anlamak zor olabilir. Çünkü kelimeleri yüksek bir hızda çıkarırlar. Erkek ve dişi kuşlar konuşmayı öğrenebilir, ama erkekler sözlük dağarcıklarına sık sık yeni kelimeler eklerler ve sözcükleri daha doğal çıkarmaya başlarlar.




Eğer konuşan bir muhabbet kuşuna sahip olmayı gerçekten çok istiyorsanız, en iyi seçim, küçük yaşta, elle besleyebileceğiniz bir yavru alın. Fakat bunun bir garantisi olmadığını unutmayın.










YAVRU MUHABBETKUŞU' NA YADA YENİ ALDIĞIMIZ BİR KUŞA NASIL DAVRANMALIYIZ?




Yavru bir muhabbet kuşunu alıp eve getirdiğinizde, kafesine yerleştirmeden önce yarım saat oynayın. Bu sizinle iletişime geçmesine, ilişki kurmasına yardım eder. İlk başlarda kuş çok ürkek görünebilir. Ve sizden uzaklaşmayı deneyebilir. Unutmayın ki o, sizin avucunuza ulaşana kadar diğer kuşların sesi ve görüntülerinden başka bir şey bilmiyordu.




Eğer sizden uzaklaşmayı denerse, vücudunu nazikçe elleriniz arasında tutun. Sonra onu okşamaya başlayın ellerinizle. Ardından yanaklarınıza doğru götürün. Bu hareketler sakinleşmesine yardım edecektir.




Tıpkı bebek muhabbet kuşu gibi eve ilk getirdiğinizde, yetişkin muhabbet kuşunu elinize alın. Emin olun ki ilk önce kanatlarını çırpacaktır. Onu dikkatlice yere bırakın. Elinizi çok yavaşça kuşun göğsünün üstüne götürün. Elinizi yere paralel olarak hareket ettirmeniz eğitim esnasında size kolaylık sağlayacaktır. Eğer arkaya doğru kaçarsa, vazgeçmeyin ve denemeyi sürdürün. Ürkütmeden, çok yavaş hareket ederek devam edin. Sonuçta yatışacak ve elinizin yakınına doğru yanaşacaktır. Yapmanıza izin verdiğinde, nazikçe göğsünden tutmayı deneyin. Doğru yolda olup olmadığınızı o size davranışları ile belli edecektir. Gerginse ve yeniden uzaklaşmayı denerse, yılmayın.
















MUHABBETKUŞU' NU EĞİTMEYE NEREDEN BAŞLAMALIYIZ?




Artık elinizde ve siz çok yavaşça elinizi yukarı doğru kaldırıyorsunuz. Zıplamaya kalkışırsa, ona yatışması için süre verin ve tekrar deneyin. Öğretmeniz gereken öncelikli terim ‘‘Yukarı’’ ve ‘‘Aşağı’’olacaktır. Aşağı-yukarı pratik eğitimini, kuşunuzu evcilleştirirken hiç değilse haftada bir kere kullanabilirsiniz.




Muhabbet kuşlarına acı vermeyi denemeyin. Eğer çimdiklemeye, ısırmaya devam ediyorsa hafifçe yüzüne üfürün. Bir kuşu elinizden düşürmemeniz gerekir. Hele de bir muhabbet kuşunu! Ona vurduğunuzda ya da düşürdüğünüzde bu hiç zevk verici bir öğreti olmayacaktır. Özellikle ısırmaya eğilimli olduğunda, kuşu omuzlarınıza yaklaştırmamanız gerekir. Hayır kelimesini ona mutlaka öğretmelisiniz




MUHABBETKUŞU İLE HANGİ TÜR OYUNLAR OYNAMALIYIZ ?




Muhabbet kuşu, masanın üzerine konunca, bir kağıt parçasını buruşturup, yavaşca önüne atın. Ve oradan uzaklaşın. Göreceksiniz, bir süre kağıt yumağının çevresinde dolaşacak. Sonra gidip gagalayacak. Kağıt yumağını diftmeye çalışacak. Kağıdın yüksek bir yerden düşmesini merakla izleyecek. Düşen kağıdı, alıp aynı yere koyduğunu ve tekrar düşmesini zevkle seyredecek.




Ucuna tel takılmış ve telin ucu kuşa batmayacak şekilde kıvrılmış, küçük bir plastik topu masanın üzerine koyun. Hemen yanına gelip, topu yuvarlayacak, gagasıyla telinden tutup, onu havaya doğru atacaktır.




Onunla resim yapın. Boya kalemleriyle kağıdın üzerine şekiller çizin. Bu görüntü onu büyüleyecek. Renkli kalemleri gagasıyla tutmaya çalışacak. Kim bilir, belki bir iki çizgi de o atar.




Muhabbet kuşunuzla yem arama oyunu da oynayabilirsiniz. Sevdiği yemi, küçük bir karton kutunun içine koyun. Kutunun üzerine, yemi bulduğunda bir parça kopartabileceği büyüklükte delikler açın. Bu uğraş, hem onu hem de sizi çok eğlendirecek.




Kuşunuza dans etmeyi öğretin. Radyo ya da teybinizde müzik çalarken dans edin. Sizi dikkatle izleyecek. Kısa bir süre sonra o da sağa sola sallanmaya başlayacaktır.




Birlikte gazete okumaya ne dersiniz. Gazetenin sayfalarını sallayın ki, onun dikkatini çeksin. Bir süre sonra gazetenin bir parçasını yırtıp yere atın. Kağıt parçasıyla dakikalarca oynayacaktır.




Bir kabın içine, pişirilmemiş şehriyeler koyun. Muhabbet kuşu, şehriyelerin içinde derin bir araştırmaya girecek, kabın içinde bir o yana bir bu yana savuracaktır. Çok gürültü yapacak, hatta şehriyeleri taşımaya kalkacak.




MUHABBETKUŞUNUN ÖZELLİKLERİ NELERDİR ?




SANİYEDE 150 RESİM Muhabbet kuşları, objeleri, tıpkı insanlar gibi renkli algılarlar. Kafalarının her iki yanındaki gözleri sayesinde çok geniş bir alanı görebilirler. Gözleri birbirinden bağımsız hareket edebilir ve arkalarını yukarda olup bitenleri görebilir. Saniyede 150 resmi algılar. Buna karşılık insanların 16 resmi algılayabildiklerine dikkat çekmek isteriz. Bu kuşların hızlı uçması nedeniyle görmeleri hayati önem taşır.




TEYP GİBİ İyi duymak kuşlar için hayati öneme haizdir. Çağırma ve ötüş kuşların iletişim kurmada en önemli aracıdır. Örneğin 400-20000 arasındaki ses frekansını algılayabilirler. Tıpkı teyp gibi, belirli sesleri hafızaya alırlar. Onları tekrar kullanabilirler. Bizim dilimizdeki kelimeleri kullanabildikleri gibi doğadaki kendi aralarındaki iletişimde de bu duyu özellikleri önem taşır.




TİTREŞİME DUYARLI Muhabbet kuşları iyi bir dokunma duyusuna sahiptirler. Kuluçkadaki dişi kuş yumurtadaki yavru kuşun hareketlerini karnı ile hissedebilmektedir. Şüphesiz muhabbet kuşunun en iyi dokunma duyusu titreşim duyusudur. Bu da ayaklarının titreşimi algılamasıdır. Bu duyu organı ile yem arayışında bir yılanın tehlikesine karşı uyarılmış olur. Evcil kuşların kendilerini bazı seslere alıştırması gerekir. Örneğin ağır vasıtaların geçiş seslerine ve son zamanların korkusu deprem gibi seslere alıştırılabilir. Bu sesler gece panik yaratır. Sık sık kuşlar korkutulmamalı. Örneğin titreşim gösteren araçlardan buzdolabı üstü gibi yerlerden uzak tutmalıdır.




BAZILARI TATLI SEVER Kuşların tat alma duyusu insanlarınkine eşdeğer değildir. Yine de farklı tat alma duyusuna sahiptirler. Bazıları tatlı algılarlar ve her şeyi tuzlu severler. Hatta tuz tanelerini gagalarlar. Bazı muhabbet kuşları tatlı yiyeceklere saldırırlar. Ancak muhabbet kuşları tatlı ve tuzlu yiyeceklerden uzak tutulmalıdır. Fakat yine de bazı tatlı yiyecekler mesela bir kek parçacığı tabaktan dökülen tuz tanelerinin birazinin yenilmesine izin verilebilir.




MUHABBETKUŞUNUZUN GÜVENİNİ NASIL KAZANIRSINIZ ?




Kuşunuzun güvenini kazanıp kazanamayacağınız evcil olup olmayacağı suskun veya ürkek olacağı, ilk günden belli olur. Mümkünse eve geldiği ilk günden itibaren ona fazla yaklaşmadan sürekli yanında bulunmanız gerekir. Onunla çok konuşmalısınız.




Büyük ihtimalle kuş size karanlık bir kutuda verilmiştir. Delik açılmış bir karton kutu içinde kışın soğuktan yazın sıcaktan korunarak, mümkün olduğunca çabuk eve getirilmeli.




Kutudan direk kafesin içine girişini sağlayacak şekilde çıkarın. Kuş karanlıktan aydınlığa geçeceği için hemen kafese girer. O andan itibaren kuşu yalnız bırakın ve çevresini incelemesini izleyin. Ev ortamına alışmak için etrafı dikkatle inceleyecektir. Eğer bir şey yemez içmezse endişelenmeyin. Kendini rahat hissedince ve arkadaşlarından ayrılma şokunu üzerinden atınca normale dönecektir.




Eğer kuş odayı sigara içenlerle paylaşıyorsa yatmadan önce havalandırın. Lambayı söndürmeden önce rahat olarak tünekte olmasına dikkat edin. Odadaki tüm ışıkları kapatın ama az ışık veren bir lamba bulundurun. Çünkü alışık olmadığı sesler onu rahatsız edebilir ve yem yemesini su içmesini karanlıkta sağlayamayabilir. İlk günün sabahı kuşun kafesinden tutarak onunla sessizce konuşun ve taze yemler verin. Sonra onu yalnız bırakın ki korku ve heyecanını üzerinden atsın.




Daha sonra yavas yavas elimizi kafesin icinde tutarak bizim yakinligimiza alismasi saglanmalidir.Çevresine alışması ele gelmesiyle daha kolaylaşacaktır. Evcil olması çok önemlidir. Evcil demek ele ya da parmağa korkusuzca gelip konması demektir.




MUHABBETKUŞLARI NELERDEN MUTLU OLURLAR ?




•Kendi cinsinden bir kuş




•Her zaman aynı saatte ilgi görmek




•Tatlı yiyecekler




•Mısır tanesi




•Gagalayabileceği taze ağaç dalları




•Geniş hareket alanı




•Onunla alçak sesle konuşulması




•Sahibi ile birlikte olmak




•Sahibinin renkli elbiseleri






hayvanlar:kedi
Kedi Nasıl Bakılır?




Kediler için yaşadıkları mekanlara göre bakım stratejileri geliştirmek gerekir. Yaşadığınız ortamın koşulları kedinizin bakımını da etkileyecektir. Mekanların koşulları üçe ayrılabilir. Bunlara göre gösterilecek bakımlar da farklılaşmaktadır.



Evde yaşayan kedi



Evde yaşayan kediler serbest dolaşabilen kedilerden daha uzun yaşarlar. Eğer küçüklüğünden itibaren alıştırmışsanız kedinizi sadece evde tutabilirsiniz. Bazen evde tutulmaları kedi bakmanın tek yoludur. Özellikle çok yoğun trafiği olan caddelerin etrafındaki evlerde ve apartman dairelerinde. Kedinin hayatta kalması onun özgürlüğünden çok daha önemlidir. Bu tür yerlerde yaşıyorsanız iki seçeneğiniz vardır: Ya kedi bakımını üstlenmeyeceksiniz, Ya da onu evden dışarı bırakmayacaksınız. Aksi halde dış ortamı tanımayan kedinize, iyilik yerine kötülük edersiniz. Kediler ev hayatına çok çabuk uyum sağlayıp insanlarla rahat ve mutlu bir yaşam sürebilirler.



İdeal ortamda yaşayan kedi



Trafiğin olmadığı ve caddelerden uzak bir mekan onlar için ideal mekandır. Bu ortamda kedi bütün gücünü av için harcayabilir. Burada yapay oyuncaklara gerek kalmaz. Fare avı çiftlik kedisi için çok daha önemlidir. Canı hiç sıkılmaz. Yemek mutlaka kendi sahibi tarafından verilmelidir. Ancak bu şekilde güvenli yaşabilir. Ayrıca aidiyet duygusu olur ve sizi terketmez.



Yer



Kediler pasif veya uyur durumda, günde tam 16 saat dinlenirler. Bu gereksinimler için sadece onun kullanabileceği, ona ait bir yere ihtiyaç vardır. Bu yer biraz yüksekte olmalıdır. Çünkü kediler her tarafı görebilmek isterler. Örneğin cam kenarları bu ihtiyacı karşılayabilir. Önemli olan bu yerden odanın büyük bölümünü görebiliyor olmasıdır. Kediler bu yeri kendileri seçerler. Bu yerleri bilmeli ve onu oradan uzaklaştırmamalıdır. Soğuktan korunmuş bir alan onların uyku yeri olarak kullanılabilir. Hazır sepet alarak bunun içerisine bir taban geçirebilir ve ona bu alanı sağlamış olursunuz. Önemli olan tabanın kirlendiğinde kolay değiştirilebilir olmasıdır. Aslına bakarsanız onlar bizim yataklarımızın köşesine kıvrılarak uyumayı daha çok tercih ederler.



Tuvalet



Kediyi tuvalete alıştırmak çok kolaydır. Bazı kediler hiç sorun çıkarmadan tuvalet kutularına alışırlar. Tuvaletini yapacağı yere kedi kumu koymanız ve bu kumu bir kere koklatmanız yeterli olacaktır. Bazıları da daha seçicidirler. Tuvalet kutusu konusunda üç temel konuya dikkatle uyulmalıdır: Temizlik, Mahremiyet, Kaçış olanakları.



Temizlik konusunda kedilerin toleransları farklı farklıdır. Bazıları temiz olmayan kuma kesinlikle tuvalet yapmazlar. Kumu çok kirlenirse halının ya da evin kuytu bir köşesini tuvalet ihtiyacını gidermek için kullanır. Bunun için kum, her gün temizlenmelidir. Bazıları da üç-beş gün aynı yeri kullanabilirler.



Tuvalet kabı kuytu gizli kapalı yerlere konmamalıdır. Kutunun yeri kediye geniş bir görüş açısı ve kaçma olanağı sağlamalıdır. Kedi ihtiyacını görürken çevrede olup bitenleri izleyebilmeli, bulunduğu mekana giriş çıkış noktalarını görebilmeldir. Tuvalet kabını banyoda bulundurmak akıllıca değildir. Kediler banyolardan su kullanılan yerler olduğu için korkarlar.



Tuvalet kutusunun konulduğu yerin kediye mahremiyet sağlaması da çok önemlidir. Bu amaçla kedilerin görüş alanını kapatmadan tuvalet kutularını, bazı oyuncak ve çiçek saklıları gibi nesnelerle gizlemek iyi sonuç verecektir.



Kedi tuvaletleri yemek yeme, uyku ve oyun alanlarından uzak noktalara konulmalıdır.


hayvanlar:köpek
Köpek Bakımı






Her canlı varlık gibi köpekler de, yaşamlarını sağlıklı sürdürebilmek için, belirli ortam ve koşullara gereksinme duyar. Barındıkları yerin sağlıklı yaşamalarına elverişli olup olmadığından tutun, gereksindikleri besin türü ve oranının karşılanıp karşılanmaması, temizlik ve bakımlarının yapılıp yapılmaması, hareket etme ve dolaşma olanağı bulup bulmamalarına değin pek çok etken, sağlıkları üzerinde etkiler yaratır. Her ne kadar dış koşullardan etkilenmeyen kişiler için “it gibidir, ona bir şey olmaz!” derlerse de, köpekler, özenli bakım isteyen nazik varlıklardır. Barındırılmaları, beslenmeleri, bakım ve temizlikleriyle diğer gereksinimlerinin karşılanmasında titiz davranılmalıdır. Küçük ihmaller, önemsiz gibi görünen savsaklamalar, bilgisizlikten doğan yanlış uygulamalar, köpek sahibinin büyük çaba ve emekle bile gideremeyeceği sakıncaların kaynağı olabilir. Bu nedenle, köpek bakımında ve onların sağlıkla yaşamalarında büyük önem taşıyan temel konulardan “barınma ve beslenme” üzerinde ayrıntılarıyla durmaya çalıştık. Şimdi de, büyük önem taşıyan diğer bir konuya, köpeğin bakımına değineceğiz. Köpeğin bakımı:



a) Köpek barınağının bakım ve temizliği



b) Köpeğin vücut bakımı, temizliği ve egzersizleri olmak üzere iki ana bölümde ele alınabilir.



KÖPEK BARINAĞININ BAKIM VE TEMİZLİĞİ



Köpek barınağının yalnızca sağlık koşullarına uygun oluşu yeterli değildir. Kullanılan her konut gibi köpek kulübesi de zaman içinde kirlenir, aşınır. Bakım ve temizlik gerektirir. Daha önce de değindik, kullanma ve bakım açısından köpek kulübelerinin yeri büyük önem taşır. Kulübe, köpeğin döküntü ve artıklarının ev halkını, eve gidip geleni rahatsız etmeyeceği kadar eve uzak, bakımının kolaylıkla yapılabileceği kadar yakın olmalıdır.



• Köpeğin kulübesi her gün temizlenmelidir.



• Köpeğin minderi her gün dışarı alınmalı, silkelenmeli ve havalandırmalıdır.



• Kulübenin içi, tüy artıklarından, döküntülerden süpürülerek temizlenmeli, parazit bulunup bulunmadığı denetlenmelidir.



• On-on beş günde bir parazitlere karşı ilaçlama yapmak yerinde bir önlemdir.



• Kirlenen, ıslanan minderlerin temizliğine, kuru ve rutubetsiz olmasına özen gösterilmelidir. Minderler gerektikçe değiştirilmelidir.



• Kulübe çevresinin temizliğine en az barınağın temizliği kadar özen gösterilmeli, yiyecek, döküntü, tüy gibi artıklar özenle toplanılarak bahçenin uzak bir köşesinde açılan çukura gömülmelidir. Böylece, insan sağlığına da zarar verebilecek olan parazitlerin neden olabileceği tehlikelerden korununmuş olur.



• Kulübede zamanla oluşabilecek çürüme, kırılma, çatlama, boyaların dökülmesi gibi arızalar savsaklanmadan giderilmelidir. Akan bir dam, rutubet, su geçiren bir taban, yağmurların süzüldüğü, asalakların barındığı çatlak duvarlar büyük sorunlara yol açar.



KÖPEĞİN VÜCUT BAKIMI, TEMİZLİĞİ VE EGZERSİZLERİ



Bakım, köpeğin sağlığını ve iş verimini olduğu kadar, görünümünü ve güzelliğini de etkiler. Bakımı gereğince yapılan köpek, kendini daha ilk bakışta belli eder. Tüylerinin parlaklığı ve düzeninden, hareketlerinin canlılığına, bakışlarındaki dikkat ve zekadan, davranışlarındaki güven ve uyuma değin her şey bunu yansıtır. Hepsinden önemlisi, bakılan köpek sevilen köpek demektir, değer verilen köpek demektir. Bu ise, bir köpeğin yetiştirilmesinde besin kadar önemli bir öğedir. Köpek bakımı belirli başlıklar altında toplanabilir. Bunları şöyle sıralayabiliriz:



1. Tüylerin ve Derinin Bakımı:



Köpek postlu bir hayvandır. Bu post, onun dış etkilere karşı korunmasını sağladığı gibi görünümünü güzelleştiren bir değer de taşır. Köpeklerin bir bölümünün tüyleri kısa, bir bölümünün orta uzunlukta, bir bölümünün ise oldukça uzundur. Doğal olarak uzun tüylü türler, daha büyük ve özenli bir bakım gerektirir. Özellikle tüy değiştirme zamanı olan ilkbahar, ve sonbahar süresince, bu iş daha büyük bir önem kazanır. Gerekli bakım yapılmadığı takdirde, köpeğin yaşadığı tüm çevre tüy döküntüleriyle dolar. Bu ise insanların sağlığı açısından büyük sakıncalar içerir. Köpek için ise başka açıdan önem taşır.



Fırçalanmayan ve bakılmayan tüyler, köpeği rahatsız eder, kaşındırır. Onları kendi çabasıyla düşürmeye çalışır. Bu ise yaralanmasına, cildinin çizilmesine ve mikrop kapmasına yol açabilir. Bazı deri hastalıkları ortaya çıkabilir. Bütün bu sakıncaları önlemek, köpeğin sağlıklı bir cilde ve tüylere sahip olmasını sağlamak için, normal zamanlarda günaşırı, tüy dökümü süresince günde bir kez fırçalamak yararlı ve gereklidir. Ancak, derinin bu devre içinde son derece hassaslaştığı unutulmamalı, sert kıllı fırçalar kullanmaktan kaçınılmalıdır.



Köpeğin özel bakım gerektiren bir tür olmadığı durumlarda, genel olarak şöyle bir yol izlenebilir. Tüylerin fırçalanmasına baş üstünden başlanılır ve orta sertlikteki kıl fırça ile hayvanın gerisine doğru sıkıca sıvazlanarak taranır. Sırt bölgesinin taranması bitince, göğüs yöresi ve köpeğin yanları aşağıya doğru ayaklara varıncaya değin düzenli sıralar halinde fırçalanır. Bundan sonra kıllar çıkış yönünün tersine, bir kez daha fırçalanır. Bu tarayış, kıl diplerini güçlendirdiği, deriye masaj yerine geçtiği gibi, kıl diplerine yerleşmiş bulunan toz ve zararlı maddeleri de kabartır. Bundan sonra, yeniden düzgün yönde bir fırçalama ile tüy bakımının birinci aşaması bitirilir.



Islatıldıktan sonra sıkılarak suyu iyice alınan pamuklu bir bez parçası, eski bir fanila ile köpeğin tüyleri çıkış yönünde bastırılarak silinir. Göğüs, karın, bacak ve bacak araları iyice temizlenir. Bu arada deri iyice araştırılarak, kene, pire gibi zararlıların bulunup bulunmadığına bakılır. Eğer görülürse önlemleri alınır.



Kısa Tüylü Köpeklerin Taranması: Kısa tüylü köpeklerin taranmasında kısa ve yumuşak kıllı fırçalardan yararlanılır. Sert ve uzun kıllı fırçalar kullanım bakımından elverişsiz olduğu gibi, köpeğin derisini de çizebilir. Bundan sonra tüylerin çıkış yönüne doğru yapılan fırçalanmayla bütün toz ve pislikler atılır. Köpeğin tüyleri düzenli, parlak ve sağlıklı bir görünüm kazanır.



Uzun Tüylü Köpeklerin Taranması: Uzun tüylü köpeklerin taranmasında, uzun ve sert kıllı fırçalardan yararlanılır. Böylece sık ve uzun tüylerin arasına girip onları temizlemek ve havalandırmak, düzen vermek mümkün olur. Bu amaçla, dişleri aralıklı taraklardan, tel fırçalardan da yararlanılabilir. Özellikle Kaniş gibi tüyleri kıvırcık ve sert olan türlerin tüy bakımında böyle taraklar ve tel fırçalar gereklidir.



2. Dişlerin Bakımı:



Genç ve sağlıklı köpeklerin dişleri beyaz, parlak ve diş taşlarından arınmıştır. Diş sağlığının, yaşla olduğu kadar beslenme ve bakımla da büyük ilişkisi vardır. Gelişme çağlarında kalsiyum gereksinimi yeterince karşılanan köpeklerin dişleri güçlü ve sağlam olur. Erişkin olduğunda, gevrek, iri sığır kemiği verilen köpeklerin dişlerinde diş taşları oluşamaz ve dişler aşınmalara karşı direnç kazanır.



Dişlerdeki renk sararması, kötü ağız kokuları her zaman diş taşlarından ileri gelmez. Kimi kere bunların nedeni sindirim bozukluklarıdır. Dişlerde görülen önemli arızalar ve diş taşları için mutlaka bir veteriner doktora gitmek gerekir. Ancak, kirli ve sararmış dişler, sertçe bir bezi limon suyuna batırarak silmek veya hidrojen perokside batırılmış bezle oymak suretiyle temizlenip beyazlatılabilir. Dişleri temizlemek amacıyla, kullandığımız türde diş fırçalarından da yararlanmak mümkündür.



3. Göz ve Kulak Temizliği:



Sağlıklı bir köpeğin gözü temiz, parlak ve canlıdır. Çapaklı, donuk ve kanlı gözler sağlıksızlık belirtisidir. Köpeklerde göz temizliğine özen göstermek, çapaklanma ve kanlanma olduğunda, asit borikli suya batırılmış bir pamukla gözleri silip temizlemek gerekir. Çoğunlukla üşütmeden ileri gelen çapaklanmalarda Camomile ve Borasit solüsyonlarının kullanılması yarar Sağlar. Aşırı ve inatçı olaylarda veteriner doktora başvurulmalıdır.



Kulaklar, köpeklerin önemli olduğu kadar duyarlı ve hastalıklara açık bir organıdır. Köpeğin tüylerinin fırçalanması sırasında kulaklar bilhassa incelenmeli kulağın içine doğru giden kıllar dışa doğru taranmalıdır. Köpeklerin kulaklarında, havadaki tozların kulak içlerine girmesini önleyen bir nemlilik vardır. Bunu, kulakta bulunan salgı bezleri sağlar. Böylece kulak kepçesinde tutulan kirler, duyarlı bölgelere girme olanağı bulamazlar. Ancak bunların kulak kepçesinde de fazla oranda birikmesi hastalıklara yol açar, sakıncalar doğurur. Bunların, asit borikli Suyla hafifçe ıslatılmış veya zeytinyağı ile nemlendirilmiş bir pamuk parçasıyla gerektikçe temizlenmesi zorunludur. Ancak bu temizleme sırasında büyük özen gösterilmeli kulak iç



Kulak kepçelerinde biriken kirlerin temizlenmesi, kulak sağlığı konusunda ilerde doğabilecek sorunların önüne geçer.



Kulakta görülebilecek akıntılarda dikkatli olunmalı, böyle durumla karşılaşıldığında zaman yitirilmeksizin veterinere başvurulmalıdır. Çünkü bu belirti, önemli bazı hastalıkların habercisi olarak görülebilmektedir.



4. Ayak ve Tırnakların Bakımı:



Özellikle ev dışında yaşayan, av gibi yürüyüş gerektiren görevler yüklenmiş bulunan köpeklerin ayaklarında aşınmalar, yaralanmalar, çizilmeler, tırnak kırılmaları görülebilmektedir. Bu nedenle, yapılan bakım sırasında ayaklar da gözden geçinilmeli, hayvana rahatsızlık veren bir durum olup olmadığı araştırılmalıdır.



Ayak ve tırnaklar bu iş için kullanıma elverişli bir fırça ile fırçalanmalı, eğer varsa, tırnak arasına sıkışmış olan kurumuş çamur parçaları, toz ve kinler temizlenmelidir. Dolaşılan yerlerde bulunan keskin kenarlı kayalar veya kırık cam parçaları, köpeğin taban yastıklarında derin kesiklere neden



Tırnaklarda kırılmalar olabilir, taban yastıklarına kıymık, diken batabilir. Bu gibi durumların bakım ve tedavisi anında yapılmalı, kesik, çizik ve tırnak yaralarının ihmal edildiğinde bazen büyük sorunlar çıkartabileceği unutulmamalıdır.



Kırılan tırnaklar gibi aşırı uzayan tırnaklar da bakım gerektirir. Normalden fazla uzayan tırnaklar kimi kere kıvrılarak köpeğin etme batar ve iltihaplanmalara yol açar. Kimi kere ise, sağa sola takılarak köpeği rahatsız eder ve sonunda kötü bir biçimde kırılır. Bütün bu nedenlerle zaman zaman köpeğin tırnağını kesmek gerekir. Köpeğin tırnağı, ya bu iş için özel olarak yapılmış bulunan Papağan Gagası adıyla anılan özel bir makasla, ya da manikür takımlarında bulunan herhangi bir tırnak pensi ile kesilebilir.



Tırnak kesilmesi,düşünüldüğü kadar basit bir iş değildir. Yanlış ve hatalı kesim büyük sorunlar yaratabilir. Tırnağın kesim sırasında fazla derin alınması kanamalara ve iltihaplanmalara yol açar. Resimdeki kesime dikkat ediniz. Tırnak, fazla derine gitmeden ve tırnak ucu kütleştirilmeden kesilmektedir. Pürüzlü ve kırık tırnakları törpülemek gerekir. Bu amaçla bildiğimiz tırnak törpüleri kullanılır. Törpülemenin, tırnağın çıkış yönünde olması gerekir. Ters yöne doğru yapılan törpüleme tırnak köklerini zedeler ve iltihaplandırır.



Bakımlı ve sağlıklı bir köpeğin ayaklarında, tırnaklar arasında yabancı herhangi bir madde bulunmaz. Tırnaklar bakımlı ve düzgündür. Uzamış, çatlamış, kırılmış tırnak yoktur. Taban yastıkları bakımlıdır, kesikler, yaralar ve kabuklanmalar görülmez.



5. Yıkama ve Temizleme.



Köpeklerin cilt dokusu, insanlarınkine oranla çok değişiktir. Köpeklerin ter bezleri yoktur. Yani terlemezler. Köpeğin derisi insanınki gibi hava almaya elverişli yapıda da değildir. Buna karşın köpek zengin sayılabilecek yağ dokusuna sahiptir. Bu yağ bezleri deriyi yumuşak ve dirençli kılan. Köpekleri, koktukları gerekçesiyle sık ve aşırı yıkayanlar, onların sağlığıyla oynar. Köpek, zorunluluk olmadıkça yıkanmamalıdır. Yıkanması gerektiğinde, bu sıcak yaz aylarına rastlatılmalıdır ya da çok iyi kurulanmasına özen gösterilmelidir. Aşırı yıkama derideki yağların yitirilmesine, derinin kuruyarak çatlamasına, tüylerin canlılığını kaybetmesine yol açar. Soğuk havalarda, özellikle ev dışında barındırılan köpeklerin yıkanması şiddetli soğuk algınlıklarına neden olabilmektedir.



Köpek, sağlığı açısından gerekli olduğunda veya sıcak yaz aylarında sı olmamak koşuluyla yıkanabilir. Köpeğin yıkanmasında bazı noktalara dikkat edilmelidir. Köpeğin yıkama suyu veya soğuk olmamalı, 35 C0 dolaylarında bulun malıdır. Köpeğin yıkanmasında kullanılacak şampuan, içinde yağ ihtiva etmelidir.



Kulaklara su kaçmaması için, birer parça pamukla kulakların kapatılması yerinde bir önlemdir. Çünkü, kulağa kaçan su büyük sakıncalar doğurur. Yıkanacak köpek, bir banyo küvetine, genişçe bir lavaboya veya leğene yerleştirilir. Baş kısmı hariç tüm gövde güzelce ıslatıldıktan sonra şampuan dökülerek köpürtülür ve bu köpükler, başın dışında bütün vücuda yayılır. Parmaklarla köpeğin vücuduna masaj yapılarak kirler kabartılır. Daha sonra, bu köpükler tümüyle temizleninceye, tüyler arasında sabun zerrelerinin kalmadığına emin olununcaya değin, uygun sıcaklıktaki suyla yıkanır. Bu arada, bir sünger ıslatılıp iyice sıkıldıktan sonra, köpeğin başı, yüzü, ağzının çevresi, gözlerin etrafı iyice silinip temizlenir. Bundan sonra köpek, yıkanılan yerden bir havluyla alınır. ılık, rüzgarsız, hava cereyanı olmayan bir yerde, eğer varsa elektrikli kurutma makinesi ile, yoksa havlu ile mümkün olduğunca kurulanır. Tüyler çıkış yönünde taranıp fırçalanır.



Eğer hava soğuksa, vücuttaki rutubet tamamıyla gidinceye kadar ev içinde tutulur. Hava güneşli ve sıcaksa, serbest bırakılarak, hareket hainde iken tüylenin kuruması ve güneşlenmesi için olanak tanınır. Ağız çevresinde uzun tüylere sahip olan köpekler, yemek sırasında bunarı kirletir. Böyle özellik taşıyan köpeklerin ağız yöresindeki tüyler, suyu sıkılmış ıslak bez veya süngerle temizlenebilir.



Köpeklerin sık sık yıkanması, yukarda belirttiğimiz gibi, türlü sakıncalar doğurur. Bu nedenle, köpeğin temizliğinde başka yöntemler de uygulanır. Bu amaçla testere talaşı denilen çok ince tahta talaşından yararlanılır. Toz halindeki bu talaş, köpeğin kıllarının arasına avuç avuç dökülerek tüylerle birlikte iyice ovuşturulur. Daha sonra, bunları dökmek için köpeğin tüyleri fırçalanır. Küçük yapılı, uzun ve seyrek tüylü, beyaz renkli bazı köpekler, beyaz tebeşir pudrası ile temizlenmekte iseler de, bu işlem tebeşir tozlarının çevreye dağılması nedeniyle pek pratik değildir.



6. Köpeğin Gezdirilmesi ve Egzersizleri: Bütün köpekler, türden türe süresi ve niteliği değişmekle birlikte, hareket etme ve egzersiz yapma gereksinimi duyar. Sürekli olarak evde yaşayan, narin yapılı bir süs köpeği, bile, bu gereksinimi yeterince sağlanmazsa, normal halini, hareketliliğini, neşesini ve bazen de sağlığını yitirir. Bu tür köpeklerin zaman zaman bahçeye çıkartılarak gezdirilmesi gerekir. Onların sağı solu dolaşmaları, öteyi beriyi koklamaları içgüdülerini canlı tutmaya, türlerine özgü koklama ve işitme duyularını doğal ortam içinde sınayarak özgüvenlerini kazanmalarına yarar. Bununla birlikte, böyle narin türlerin, fazla alışık olmadıkları dış ortamda uzun süre bırakılmaları, elverişsiz havalarda çıkartılmaları sağlıkları üzerinde iyi etki bırakmaz.



İri yapılı köpeklerin, bilhassa özel amaçlarla eğitilip çalıştırılan görev köpeklerinin bu gereksinimi çok daha fazladır. Bunlar, açık havada koşma, serbest kalma, eğitildikleri alanda egzersiz yapma gereksinimi duyarlar. Yarış köpekleri, av köpekleri, koruma ve bekçi köpekleri, çoban köpekleri uzun süre etkinlikten uzak ve hareketsiz bırakılmamalıdır. içgüdüsel tepkilerini doyurmak, eğitildikleri alandaki beceri ve yeteneklerini körleştirmemek için, sık sık uygun yörelere götürülerek serbest bırakılmalı. egzersiz ve antrenman yaptırılmalıdır.




hayvanlar:kaplumbağa
su kaplumbağaları uzun ömürlüdür.Onlara sevgi gereklidir.öMÜRLERİ 20-25 YIL KADARDIR.ıŞIK GÖRMEYEN KAPLUMBAĞALARDA,UV ışığı çok önemlidir.Olası hastalıkları göz enfeksiyonu ve kabuk yumuşamasıdır.Sularına vitamin, kabuklarına da yumuşak bir fırçalama yapımalıdır.Kesinlikle cam kap seçilmelidir.İÇİNE bazen tırmanabileceği kayalar koyunlması gereklidir.Böylece biraz hava alır.






hayvanlar:tavşan
- Kesinlikle otoburdurlar. yeşillik ve ot ile beslenirler bknz alttaki resim :






-Tavşanlar ''kemirgen ailesine değil''tavşangiller''(Leporidae) ailesine aittirler ve genetik olarak atlarla akrabalıkları vardır.''



-Yaşam zamanları 4-9 yıl arasında değişir.



-Büyük şehirlerimizde alınan yavru tavşanların ancak 'si hayatta kalabilmektedir



-Kısırlaştırılabilirler



-Sürekli evde olan tavşanları kuduz aşısı yapılmasına gerek yoktur.Ancak insanlar ile aynı yerde yaşayan tavşanların iç ve dış parazitlere karşı koruma ilaçlamalarının yapılması gerekmektedr.



-KULAKLARINDAN TUTULARAK KALDIRILMAZLAR (ÇOĞUMUZ BÖYLE YAPARIZ.)



-Tavşanlar sosyal hayvanlardır ve yanlız kalırlarsa depresyona girebilirler



-İnsanların etrafında olmayı çok severler ama genellikle kucağa alınmaktan hoşlanmazlar



-Doğal olarak temiz hayvanlar olan tavşanlar kesinlikle tuvalet eğitimi alabilirler.



-Tavşanların ses telleri olsa bile pek ses ile iletişim kurmazlar.Hoşnutsuzluk sonucu homurdanabilirler .korktuklarında ve canları acıdıklarında tiz bir ses çıkarırlar yetişkin dişiler çiftleşme isteği olduğu zmanlarda gurk gurk diye ses çıkartırlar



-Tavşanlar kendilerini çok fazla sesli ifade edemeseler bile ne hissettiklerini çok güzel anlatabilirler



-Çok hassas yapıları olan hayvanlardır ve doğru tutulmazsa ve çok yüksekten bırakılırlarsa BEL KEMİKLERİ VEYA AYAKLARI KOLAYCA KIRILABİLİR



-Tavşanların su içemedikleri ihtiyaçları olan sutu sebzelerden aldıkları bilgisi kesinlikle yanlıştır. tavşanlara her gün taze içme suyu verilmelidir.



-Yaklaşık 50'ye yakın değişik farklı tavşan türü bulunmaktadır.



-Bebek tavşanlar gözleri kapalı ve tüysüz doğarlar .Bir süre yer altındaki yuvalarında annelerinin kendi tüylerinden yaptığı minik yatakta yaşarlar



-Yeni doğmuş bir tavşana bir yabancı dokunmuşsa elinin kokusu bebeğin üzerine siner ve anne tavşan o bebeği evlatlıktan reddeder



-Tavşanlar korkunç bir üreme hızına sahiptir ve bu yüzden Avustralya'daki milli felaket haline gelmişlerdi .



-Yine Avustralya'nın Queensland bölgesinde evcil hayvan olarak beslemek kesinlikle yasaktır ve çok yüksek para cezası vardır.



-Tavşanlar diğer hayvanlarla birlikte yaşayabilrlerancak köpek ve kediler konusunda sahibin ikisini çok iyi gözlemlemesi ve fazlayalnız bırakmaması gerekir ve risklidir



-Tavşanların en ii anlaştıkları diğer hayvanlar deniz domuzları (guinea pigs) olarak bilinse de en son yapılan bir araştırmaya göre beraber bakılan guinea pig ve tavşanların davranışlar gözlenmiş ve birbirlerinden rahatsız oldukları tespit edilmiştir ...